AraBul
Sitemiz Yeni Açılmıştır
Siteye 6 Üye Getiren İster Moderatör İster Vip Üye Aktif Üye Profesyonel Yetkisi Verilcektir Ama Siteyle İlgilincektir o 6 Üye
6 Üye Getiren Kendisi Ve Bana Bu Kişi Getirdi Diye Ö.M Atın
AraBul
Sitemiz Yeni Açılmıştır
Siteye 6 Üye Getiren İster Moderatör İster Vip Üye Aktif Üye Profesyonel Yetkisi Verilcektir Ama Siteyle İlgilincektir o 6 Üye
6 Üye Getiren Kendisi Ve Bana Bu Kişi Getirdi Diye Ö.M Atın
AraBul
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

AraBul

AraBul
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapİletişim

 

 ''GÜL'' OLMASAYDI

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Güllü
Benimle iyi olun, yeni üyeyim
Benimle iyi olun, yeni üyeyim



Mesaj Sayısı : 21
Kayıt tarihi : 30/07/09

''GÜL'' OLMASAYDI Empty
MesajKonu: ''GÜL'' OLMASAYDI   ''GÜL'' OLMASAYDI EmptyCuma Tem. 31, 2009 7:34 am

“Gül” olmasaydı,
Hira Dağı Cebel-i
Nûr olurken, gecelere bürünmüş Mekke semâları uyanmazdı gül yüzlü bir
sabaha… Serâ da, süreyyâ da âyet âyet dokunan yeni bir diriliş
muştusuyla tekbir almazdı bir daha… İnsanlar, semâvî sevdâlarla
serfirâz olmak, vâhyin emsâlsiz güzelliklerinden feyz almak için yol
bulamazdı en kutlu felâhâ… Medine’den yayılan İlâhî dâvet, bütün
dünyayı kuşatmazdı… Aşkın mi’râcına çıkan gönüller, aklın verâsına
ulaşıp secdekâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
“Müjdeleyici”,
“davetçi”, “şahit” ve “uyarıcı” olarak gönderilen Hâkikât Güneşi
(s.a.v.) ufkumuza doğmazdı… Dînin, duânın ve ibâdetin nûru sînelerimize
sağanak sağanak yağmazdı… Kâinata dar gelen Rabb-i Rahîm’in aşkı yumruk
kadar bir kalbe sığmazdı… Yürekler “Allah” nidasıyla dalgalanmaz,
diller her nefeste şükrederek Hakk’ı anmaz, gönüller Muhabbetullah
aşkıyla alev alev yanmazdı... Ve insanlık, sevginin bütün kapıları
açtığından hiçbir zaman haberdâr olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
O’nu
gören gözler “Sahâbî” sayılmaz, “Ashâbım gökteki yıldızlar gibidir”
hadîsi duyulmaz, Hz. Ebûbekir (r.a.) “Sıddîk” unvânını almaz, Hattab
oğlu Ömer (r.a.) adâlet timsâli “Ömerü’l-Fâruk” hâline gelmez, Hz.
Osman (r.a.) “Zinnûreyn” diye çağrılmaz ve “İlmin kapısı” Hz.
Ali(r.a.)’nin kılıcı da “Zülfikâr” olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
“Hayra
davet eden” sonçağrıyı işitemez, “Çöle İnen Nûr”un hâlesi olmaya
gidemezdik... Sevdâ yaylasından Mevlâ’ya ulaşan yolun bidâyetinin de,
nihâyetinin de O’nun “İz”inden geçtiğini idrâk edemezdik… İç âlemimizde
çözülmeyi bekleyen binlerce buzulun, kalbimizi neden mesken tuttuğunun
ve nasıl çözüleceğinin sırlarını asla çözemezdik… Yüreğimizdeki kin ve
nefret dağlarını hâk ile yeksan etmeyi, nefsanî arzuları dizginlemeyi,
kalbimizi işgal eden buzulları îman ateşiyle eritmeyi “Gül” olmadan
katiyyen öğrenemezdik… Kalplere ‘Gül Cemresi’ düşmeden dünyamıza bahar
gelmez ve cennet-âsâ baharların getirdiği yemyeşil bir sevdânın nûru
yüreğimizi gönül hâline getirmezdi… O’nun kâinata can veren muhabbeti
olmasaydı; gözyaşlarında dalgalanan rahmet ummanları gönül
sahillerimize vurmaz, duâlar kıyâma durmaz, seher vakti âşıkların “Hû,
Hû”lara karışan “Âmin”leri duyulmaz ve yürekler İlâhî aşka giriftâr
olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
“Ölmeden evvel kendimizi hesaba
çekmeyi”, “ölümle uyanmadan önce” Müslüman olarak yaşamayı, “Allah
(c.c.) için sevmeyi ve Allah (c.c.) için buğzetmeyi”öğrenemezdik…
“İnsana teşekkür etmeyen, Allah’a şükredemez” kıstasını idrak edemez,
”Mahlûku sevmeyen, Mâbudu sevemez”, “Merhamet etmeyene merhamet
edilmez” ölçüsünü öğrenemez, “Din kardeşliğinin kan kardeşliğinden daha
önemli olduğunu” bilemezdik… Böyle olunca; “Ebâbil Kuşları”nın aşkına
meftûn olan mâhur düşlerimiz hüzzama döner, hayatımız hüsrân denizinde
boğulur, umutlarımız karanlığın girdabında kaybolur, kelâmın tahtı
devrilir ve“Âlemlere Rahmet” olan“En Sevgili”ye “Yâ Muhammed cânım
arzular Seni” ikrârımız aslâ âşikâr olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
Kullar,
“Sırât-ı Mustakîm”i bulamaz, yıllar “Asr-ı Saadet”i bilemez, yollar
Kıble’de karar kılamazdı... Dünyaya köle olup irtifa kaybedenler, gurur
ve kibirde zirveye çıkanlar, Gayyâ kuyularından kurtulamazdı… Nefse
tutsak olan duygular yüzünden onlarca parçaya bölünen yürekler; “bir
kızıl goncaya” dönene kadar kanasa bile, gönüller bir türlü gül
bahçesine dönemezdi… Ve “Senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi ”
diyen çile harmanları “Aşk-ı Hakîki”den nasip almaz, gönüller aşk ile
tâcidâr olmazdı...

“Gül” olmasaydı,
Ay’ın yüreğine değen O
Şefkatli El’in mübârek parmağıyla, mehtabın titreyen gamzesi ikiye
bölünmezdi…Î’lây-ı Kelîmetullah aşkına yelken açıp, gönül fethi için
sefere çıkanların, zamansız mekânlara ve mekânsız zamanlara yaptığı sır
dolu yolculuklar bilinmezdi… Mâverâ aşkıyla düşlerine kanat vuranların
gönül seccâdeleri, müjdeli şafaklara serilmezdi... Gözler, “Karanlık
Gecelerin Nurlu Sabahı”nı görmez, “her zorluğun yanına bir kolaylık”
varmaz, her hüznün içine bir huzur girmezdi… Tefekkür, tezekkür,
tenevvür, tekemmül ve tevekkül el ele vermez; ayrılık vuslata, zayıflık
tâkate, ölüm hayâta bestekâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
Beşeriyetin
kanayan yaraları gül yaprağıyla sarılmaz, yetimlere, öksüzlere,
mazlumlara ve mağdurlara merhamet edilmez, insanlara müşfik
davranılmazdı… İnsanların hayatında firkat içinde yeni bir firkat
kıyama durur, gözbebeklerine en kasvetli hüzünler oturur ve amel
defterlerinde günahkâr gölgelerin nabzı vururdu… Katran siyahı küfür
gecelerinden, îmanın âsûde iklimine varılmazdı… Karanlığın kalbine
nûrânî imzalar atılmaz, Hilâl’in hükmü kalmaz, Kıble’yi kimse bilmez ve
gecenin siyah perçemlerini aydınlatan ay yüzlü sevdâlar efsûnkâr
olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
İlmi farz, tefekkürü ibâdet
telâkki eden bir mukaddesâta sırtımızı dönerdik… Biz; gül diye
dikenleri dermeyi, umut dağıtmak yerine hazan bahçelerinde gazeller
toplamayı şiâr edinirdik…Gül rengi diye ateşlere sarılırdık… Hazan
sarısına dönerdi hayallerimiz… Yürekler sevdalanmaz, gönüller yanmaz,
kışta gelenler baharı soluklamaz, kul ölümsüzlük şerbetini yudumlamaz,
hâl ehlinin cümle eksikleri aşk ile tamamlanmaz
ve ehl-i dil, dildâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı,
İnsanlığın
gördüğü en muhteşem inkılâb gerçekleşmezdi... Ruhumuz, Mâverâ’ya kanat
çırpmaz, kalbimiz “Allah” aşkıyla çarpmazdı...

“Gül” olmasaydı,
Azgın
tufanlar içinde âciz kalan bîçâreler, çâresizliğe göğüs geremezdi...
İnsanlar ebedî barış ve kurtuluş menzîline eremezdi... Hayırlar
fethedilmez, şerler defedilemezdi… Gönül tellerimize dokunan mızraplar
ferâhnâk nağmeler veremezdi… Ruhların ölümden vâreste olduğunu, kışın
bahara, gecenin nehâra, vefâtın dirilmeye bir beste olduğunu
anlayamazdık... Bâkî olanı unutup, fânî olanlar için “âh etmeye” devam
ederdik… Canlar cânı”nı bilemez, “Ballar balı”nı bulamazdık…
İstikbâlimizde
“Gül” yüzlü bahar, bakışlarımızda “Gül” mushaflı nazar, kalbimizde ‘Gül
Yüzlü Yâr’ ve gönlümüzde “Vâreden”in aşkı vâr olmazdı…

“Gül” olmasaydı…

alıntı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aliga
Benimle iyi olun, yeni üyeyim
Benimle iyi olun, yeni üyeyim



Mesaj Sayısı : 11
Kayıt tarihi : 01/08/09

''GÜL'' OLMASAYDI Empty
MesajKonu: Geri: ''GÜL'' OLMASAYDI   ''GÜL'' OLMASAYDI EmptyC.tesi Ağus. 01, 2009 6:39 am

Teşekürler..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
''GÜL'' OLMASAYDI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
AraBul :: Dini Konular :: Hz Muhammet (Sav)-
Buraya geçin: